Yıllarını ortaöğretim kadrolarında eğitmenlik yaparak sürdüren Eğitimci/Danışman Özdinç Akdel pedagojik sürece dikkat çekerek önemli bilgilere değindi.
Eğitimci – Danışman Özdinç Akdel, pedagojik süreç kapsamında başlangıç ve planlamada önemli noktaları kaleme aldı.
PEDAGOJİK SÜREÇ NASIL BAŞLAMALI?
Yıllarını orta eğitim kadrolarında eğitmenlik yaparak geçiren, emekliliğin eşiğinde bir eğitimci olarak kanaatim odur ki ta temelden başlayarak gelen sağlam bir eğitim süreci olmadan üzerine koyacağınız hiçbir şey yerine oturmayacaktır. Bu nedenle okul öncesi eğitim pedagojik sürecin başlangıcı olarak ciddiyetle önemsenmelidir.
Eğitimsel etkinlik alanı olarak -ilk etapta- öngörülen kreş ve okul öncesi eğitim programı, yaş guruplarına göre gözetim, gelişim ve eğitim yöntemlerini içerir. Önemli olan kişilik gelişimi ve sosyal becerilerin kazandırılmasını öngören bir eğitim planlamasını hayata geçirmektir. Bunu dört etapta ele alabiliriz: Eğitim planlaması, yapısal planlama, mekânsal planlama ve sosyal gerçeklik planlaması. Bunları özetle şöyle açıklayabiliriz.
Eğitim Planlaması:
Kreş dönemini kapsayan 1-3 (ilk etap) yaş gurubu döneminde fiziksel temas, duygusal ve rasyonel iletişim ihtiyaçları oyun ve sorumluluk ilişkisi üzerine kurulur. Görsel destek içeren anlatıma ve uygulamaya yönelik etütler ağırlıklı olmakla beraber ses ve müziğe yönelik etütler de gözetim ve gelişim desteği programına dâhildir.
Okul Öncesi dönemini kapsayan 4-5 (ikinci etap) yaş gurubu döneminde davranış deneyimleri, el becerileri, sosyal duyarlık ve yetkin okuma-yazma-hesaplama becerilerinin artmasına yönelik bir eğitim planlaması öngörülür. Bu dönem, İlkokul eğitimi sırasında kolayca sosyal ilişki kuran ve eğitim disiplinine kolayca uyum sağlayan bir öğrenci yapısının oluşmasına katkı koyar.
Yapısal Planlama:
Okul Öncesi eğitim kadrosu pedagojik ve eğitim teknolojisi açısından programa uygun profesyonel kişilerden oluşur. Çağdaş eğitim yöntemlerini bilen, insani düzeyde çocuklarla iletişim kurabilen ve onları kişisel eğilimlerine göre yönlendirebilen bir eğitimci karakterine dikkat edilmeli. Toptancı yaklaşım yerine her etkinlik biçimine göre değişik eğitmen görevlendirmek kolektivist eğitim anlayışını pekiştirmek açısından önemlidir.
Ailelerin de çocuklarla birlikte farkındalık yeteneği geliştiren oturumlar ve etütler yapması bir programa bağlanmalıdır. Yurttaşlık bilinci ve evrensel kültür bilincinin gözetildiği bir eğitim yapılanmasının yanında çevre, kültürel miras ve doğa sevgisinin pekiştirildiği sorumluluk sahibi kişiler yetiştirmek öngörülmelidir.
Mekansal Planlama:
Etüt ve eğitim programlarının yanında oyun ve etkinlik programlarına yanıt verecek bir altyapı zorunludur. Oyun ve el becerilerinin geliştirildiği uygulamalı atölyelerin yanında görsel destekli eğitimi de uygulayabilmek için küçük sahnesi olan bir drama ve sinevizyon salonu olması gereklidir. İç mekânlar çocukların algı psikolojisi ve ergonomik uygunluklukları gözetilerek tasarlanmalı ve eğitime yönelik görsellerle desteklenmelidir. Masallardan fragmanlar taşıyan resimlerle bezenen mekânların olması gerçek ve masalsılık arasındaki fantastik ilişkisinin algılanmasına yardımcı olacağından mekânın görsel algı gözetilerek tasarlanması gerekir. Çocukların tahayyül ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi yaratıcılık açısından iyi bellemeleri eğitimdeki başarılarına katkı koyacaktır. İç mekânın uygun bir yerinde büyük bir akvaryumun olması doğanın içselleştirilmesine bir örnek olabilir.
İç mekânların yanında dış mekânların da zengin botanik koleksiyona sahip bir bahçe ve park düzeninde tasarlanması gerekir. Mekân kullanımının eğitim ihtiyaçlarına göre planlanması yaşamın kılgısal yönü ve bilgi arasındaki bağı pekiştireceğinden dikkate alınması gereken bir durumdur.
Sosyal Gerçeklik Planlaması:
Eğitimin amacı sadece bir sonraki eğitim programına öğrenci hazırlamak değil, sosyal ortama özgüveni gelişmiş, kendilik farkındalığı taşıyan kişilikli bireyler yetiştirmektir de. Bu doğrultuda çocukların evrensel kültür ve yurttaşlık bilinçlerinin aynı düzeyde gelişmesi gerekir. Bulundukları coğrafyanın kültürel mirasına sahip çıkarken evrensel kültürün de bilincinde olmaları ve bir yeryüzü bireyi olarak yetişmeleri ileriki yaşlarda dünyaya açılma becerilerinin temellerini oluşturacaktır.
İlk toplumsal nüve olan aileden başlayarak daha geniş toplumsal yapılara yayılabilen ve bilgiyi yaşamı kavramanın bir enstrümanına dönüştürebilen bireyler olarak yetişmek çağdaş evrensel bir eğitimle gerçekleşebilir. Bunun bilincinde olmak ve okul öncesi eğitim koşullarını buna göre düzenlemek sosyal geçeklik planlaması yapmayı tasarlayan anlayışların olmazsa olmazıdır. Toplum ve birey arasındaki sosyal ilişkinin sağlıklı bir ortamda gelişmesini sağlayan duyarlığı artırma çalışmalarının da yapılması çocuğu toplumsal yaşama hazırlamak açısından gereklidir. Gelecekçi kaygılar taşıyan bir eğitim anlayışı bilim, sanat ve felsefenin çatısı altından ayrılmamalıdır. Bunun aksi saf ticari bir kurum inşa etmekten başka bir amacı güdemez.
Sonuç:
Okul Öncesi Eğitim’i gözeten planlama evrelerinin kısaca vurgulandığı yukarıdaki değinmeler bir manifesto niteliğindedir. Müfredat ve etkinlik programı hazırlamak yasal uygulamaları gerektirir. Bu nedenle eğitim programı gözetilen nitelikler ve yasal normlar üzerinden düzenlenmelidir. Okul öncesi eğitimin yapılacağı bina yukarıdaki nitelikleri gözeten ihtiyaç programına göre bilimsel bir temelde inşa edilmelidir. Yukarıdaki temel anlayışa göre yapılandırılması öngörülen Okul Öncesi Eğitim Okulu aynı zamanda deneysel bir karaktere de sahip olmalıdır. Bir yandan eğitim yapılırken diğer yandan da deneyimle elde edilenlerin statistik verilere dönüşmesini sağlamak lazım. Sadece bilginin aktarılması değil bilginin inşa edilmesi de konstrüktivist eğitim anlayışı açısından önemlidir.
Eğitimci – Danışman : Özdinç Akdel
Haber : FATMA CEYLAN