8 Eylül Dünya Okuma Yazma Günü’nde Eğitimde Eşitlik Çağrısı

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) tarafından 1967 yılından bu yana kutlanan 8 Eylül Dünya Okuma Yazma Günü, bu yıl da dünyanın farklı noktalarında çeşitli etkinliklerle anılıyor. Günü anlamlı kılan nokta, 21. yüzyılda hâlâ milyonlarca insanın okuma yazma bilmemesi ve bu sorunun küresel bir problem olmaya devam etmesidir.

Dünya Genelinde 770 Milyon Kişi Okuma Yazma Bilmiyor

UNESCO’nun son verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 770 milyon yetişkin temel okuma yazma becerilerinden yoksun. Bu kişilerin yaklaşık %65’ini kadınlar oluşturuyor. Ayrıca 244 milyon çocuğun eğitim hakkından mahrum kaldığı belirtiliyor. Uzmanlara göre bu durum, toplumsal eşitsizlikleri derinleştiriyor, ekonomik kalkınmayı engelliyor ve bireylerin yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor. Gelişmiş ülkelerde okuryazarlık oranı oldukça yüksek olsa da, Afrika, Güney Asya ve Orta Doğu’nun bazı bölgelerinde oranların düşük kaldığı görülüyor. Okuma yazma bilmeyen bireyler sadece eğitimden değil, aynı zamanda sağlık hizmetlerinden istihdam olanaklarından ve demokratik haklardan da yeterince faydalanamıyor.

Türkiye’de Durum

Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından son yıllarda yürütülen okuma yazma seferberlikleri sayesinde okuryazarlık oranı büyük oranda artmış durumda. TÜIK verilerine göre 15 yaş üstü nüfusun %97’si okuma yazma biliyor. Ancak özellikle kırsal bölgelerde ve ileri yaş gruplarında okuma yazma bilmeyenlerin sayısı hâlâ dikkat çekiyor.

Milli Eğitim Bakanlığı, Halk Eğitim Merkezleri aracılığıyla yetişkinlere ücretsiz okuma yazma kursları sunuyor. Ayrıca son yıllarda dijital eğitim platformlarının da devreye girmesiyle, eğitim imkanlarına erişim kolaylaşmış durumda. Buna rağmen uzmanlar, okuma yazma bilmeyen tek bir birey kalmaması için çalışanların daha da yoğunlaştırılması gerektiğini vurguluyor.

Uzmanlardan Uyarı: “Okuma Yazma Sadece Bireysel Değil, Toplumsal Bir Gereklilik”

Eğitim uzmanlarına göre okuma yazma bilmek, sadece bireylerin kendi hayatlarını kolaylaştıran bir beceri değil; aynı zamanda toplumsal kalkınmanın da en temel şartı. Okuma Yazma bilen bireylerin iş hayatında daha aktif rol alabildiği, sağlık hizmetlerinden daha bilinçli faydalandığı ve demokratik süreçlere daha etkin katılım sağladığı belirtiliyor. Özellikle kadınların eğitim sürecine daha aktif katılımı, hem aile hem de toplum yapısında olumlu bir dönüşüm yaratıyor. Okuma Yazma bilmeyen bir kadının yalnızca kendisi değil, aynı zamanda çocukları da eğitimden geri kalabiliyor. Bu durum, kuşaklar boyunca devam eden bir eşitsizliği beraberinde getiriyor.

UNESCO’dan Mesaj: “Dijital Çağda Okuryazarlık Temel Bir Hak”

Dünya Okuma Yazma Günü kapsamında bir açıklama yapan UNESCO Genel Direktörü, şu ifadelere yer verdi: “Okuma Yazma bilmeyen tek bir birey bile kalmamalıdır. Günümüzde dijital çağın getirdiği yeniliklerle birlikte okuryazarlık yalnızca harfleri tanımak değil, bilgiye erişebilmek, teknolojiyi kullanabilmek ve yaşam boyu öğrenebilmeyi sürdürülebilmektir. Eğitim, her insanın en temel hakkıdır.” Bu mesaj, okuryazarlığın artık yalnızca kitaplarla sınırlı olmadığını, dijital becerilerle birlikte ele alınması gerektiğini ortaya koyuyor.

Etkinlikler ve Farkındalık Çalışmaları

Türkiye’nin farklı şehirlerinde bugün okuma yazma kurslarının tanıtımı, kitap bağışı kampanyaları, kütüphane etkinlikleri ve paneller düzenleniyor. Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve belediyeler de bu özel gün için çeşitli farkındalık projeleri hazırladı. Bazı illerde çocuklara ücretsiz kitap dağıtımı yapılırken, Halk Eğitim Merkezleri’nde yetişkinlere yönelik yeni kursların açılacağı duyuruldu. Ayrıca sosyal medyada “#DünyaOkumaYazmaGünü” etiketiyle birçok paylaşım yapılarak okumanın önemi vurgulanıyor.

Geleceğe Yatırım Eğitimle Mümkün

8 Eylül Dünya Okuma Yazma Günü, sadece bir hatırlatma değil; aynı zamanda toplumların geleceğe yatırım yapması gerektiğini gösteren bir uyarı niteliği taşıyor. Eğitim hakkı, bireylerin yaşam kalitesini yükseltirken, ülkelerin kalkınmasında da en önemli unsur olarak öne çıkıyor. Okuma yazma bilmeyen tek bir bireyin bile kalmaması için hükümetler, eğitim kurumları, sivil toplum kuruluşları ve toplumun tüm kesimlerinin el ele vermesi gerektiği vurgulanıyor.